Pira Delal’ın taşı kırmızıya çalan sarı
Habur sınır
kapısından çıkınca karşılaşılan ilk karşılaşılan kent Zaxo. Duhok’un en
büyük ilçesi ve 50 km kuzeybatısında yer alıyor. Kurulduğu dönemlerde Khabur (habur)
çayının çevrelediği bir ada görünümünde olan Zaxo, halen bu çayın ikiye
ayırdığı bir kent biçimindedir.
Farklı kültür, din, mezhep ve milliyetlerin
bir arada yaşadığı Zaxo’da bu kültürel mirasın kalıntıları olan kiliseler,
camiler ve kalelerin yanında Şeraniş Çağlayanı, Kışani Düzlüğü, Buheyri Mağarası
ile Şalin ve Şilan adlı doğal güzelliklere de rastlamak mümkün.
Bûka
Behdinan ( behdinan bölgesinin gelini) olarak adlandırılan Zaxo’nun şehir
simgesi ise hem güzelliği, hem de tarihiyle o dönemin rüzgârını yüzümüzde
estiren Pira Delal ( delal köprüsü). Pira Ebbasiye olarak da adlandırılan,
ancak yaygın kullanıma göre Pira Delal adını alan köprü şehir merkezine oldukça
yakın.
Bazı
yapıların hikâyesini bilmeden, rengi, malzemesi, dokusu, hatta tarihi bile
eksik kalıyor zihnimizde, değil mi? Taş, geçmişiyle akıyor bugüne, eskimişliğiyle
değil. Pira Delal’ın taşı da geçmişini getirip önümüze serecek renkte. Kırmızıya
çalan sarı…
Dokunuyorum…
Evet, hissederse
dokunun yanında rengi de okşayabilir insan. Bazen, artık incitilemez sanılan
duyguları pekiştirmek için, bazen de kaskatı kesilmiş düşünceleri tanımlamak
için kullanılan sözcüktür taş. ‘’Taşı deler’’ dediğimizde sabrın ölçüsü belirir,
‘’taş kesildi’’ dediğimizde hissiyatsızlığın sıfatı yeşerir gözlerimizde.
Sürgün
edilirken ( evet, -yola çıkarken- değil, sürgün yolu, yolculukla tanımlanamazdı
hiç.) babamın cebime sıkıştırdığı ceviz kabuğunu çıkarıyorum şimdi. Gölgesine sığdıramadığım gerçeklerle izliyorum
Pira Delal’ın taşlarını. Çiyayê Sipî’den esen rüzgâr dokunuyor gerçeklerime. Üşüyorum,
ceviz kabuğunu/kabuğumu saklıyorum, saklanıyorum cebime. Dinliyorum köprünün
orta yerinde anlatılanları…
Köprü
üzerine birçok efsane yazılmış ve bilimsel çalışmalar yapılmış. Bunlardan biri
de köprünün Abbasiler tarafından stratejik amaçla yapıldığı yönünde. Ancak
kentin müzeler ve tarihi eserler kurumu hummalı bir çalışmaya girerek köprünün
bin yıllık geçmişi olduğunu, dolayısıyla Behdinan Emirliği tarafından
yaptırıldığını tescillemiş.
Bir rivayete
göre; Zaxo Miri Gurkil köprü yaptırır. Fakat köprü bittikten sonra her gün
köprünün taşlarının bir bir eksildiğini farkeder. Bu yüzden muhafızlarını
yanına çağırıp bu sorunu çözmeleri için her gün köprüde nöbet tutmalarını ve sabah
köprüden geçen ilk canlının ibret için vurulmasını emreder. Ertesi gün Mir’in
gelini Delal köpeği eşliğinde kayınbabasına kahvaltı götürür. Önceden
planlandığı gibi önde köpek gidecek ve muhafızlar onun aileden olduğunu anlayarak
dokunmayacaktır. Delal köprüye vardığında önde giden köpeğin gözü köprüdeki bir
kemik parçasına takılır ve orada oyalanır. Olanları karşı taraftan gören Mir,
muhafızların köpeği farkettiğini düşünerek endişelenmese de okunu çıkaran bir
muhafızı görünce telaşa kapılır ancak müdahalede gecikir. Köpekten önce giden
Delal o muhafız tarafından vurulur ve
Delal’ın ağıdı kadar adı da köprüye isim olur.
Bir diğer
rivayete göre ise; Cizire Botan miri bir
köprü yapmak ister ve dönemin en iyi ustalarının Xano (halk arasında dımdım kalesini
yapanla aynı kişi olduğu söylenir) ve kardeşleri olduğunu duyar. Bu
kardeşlerden en büyüğünü yanına çağırır. Kardeşlerin en büyüğü Mir’in yanına
vardığında, Mir ona ‘’ ben senden Dicle nehri üzerine büyük bir köprü yapmanı
istiyorum’’ der ve buyruğu altındakilere yapılması gerekenleri emreder. Büyük
kardeş köprünün temelini atar ve yükseltir. Bitmesine yakın köprüden düşerek
yaşamını yitirir. Bunun üzerine Mir ortanca kardeşi çağırmaya niyet eder.
Ortanca kardeşi huzuruna getirtir. Ondan, bitmeye yakın olan köprüyü
tamamlamasını ister. Ortanca kardeş de teklifi kabul ederek çalışmaya koyulur.
Ancak çok geçmeden o da köprüden düşer. Mir kararlıdır. Köprüyü bitirmesi için
kardeşlerin en küçüğü Xano’yu çağırır. Xano Mir’in yanına vardığında kardeşleri
gibi hemen teklifi kabul etmez. ‘’Köprüyü tamamlarım, ancak bir şartım var. Köprüyü
tamamlamam için bana hazinenin tüm kapılarını açacaksın ’’der. Mir bu koşul
karşısında sinirlenir ve kabul etmez. Mir’in kız kardeşi (yöre halkından
bazılarına göre Xano’ya aşkından dolayı, bazılarına göre ise Mir’in bu köprüyü
çok istediğini bilmesinden dolayı ) Mir’i ikna eder. Xano buna anlam veremese
de köprü yapımını devam ettirmeye başlar. Köprünün bittiğini gören Mir,
Xano’nun yanına gelerek ‘’senin başka bir yerde böyle bir köprü yapmayacağını
nereden bileceğim’’ diyerek Xano’ya sağ elini keseceğini söyler. Telaşlanan
Xano, Mir’e köprünün en önemli yerini tamamlamadığını, tamamlamazsa köprünün
kısa sürede yıkılacağını söyler. Beklentilerinin boşa çıkmasından korkan Mir,
neyin eksik olduğunu sorar. Xano, kara koyunun sütü ile seb ( peynir mayası)
getirilmesini ister. Mir, bunun ne işe yarayacağını anlamasa da Xano’nun
isteğinin yerine getirilmesini emreder. İstediklerini alan Xano, getirilen
koyun sütünü seb ile karıştırarak köprünün üzerine döker ve kaçar. Cizre
Botan’dan Zaxo’ya gelir. Çok geçmeden yaptığı köprü yıkılır. (Hâlâ bu köprünün
kalıntılarının o bölgede olduğu söylenir.)
Cizire
Botan’dan kaçan Xano, Zaxo Miri Gurkil’in yanına sığınır. Gurkil’e ‘’senin için
Cizire Botan köprüsünden daha güzel bir köprü yapacağım’’der. Gurkil de uzun
zamandır bir köprü hayal ettiğini söyleyip bu tekliften memnun olduğunu dile
getirir. Xano, köprüyü yapmak için Kere Dağı’na giderek taş keser. Köprünün
yapılacağı yere getirttiği taşları büyüklüklerini hesaplayarak keser ve taşları
nerelere yerleştireceğini hesaplayarak işaretler. Kısa sürede Mir Gurkil’in
memnun bakışları eşliğinde köprü yapımına başlar. Köprüyü iyice yükseltince
taşlardan birinin eksik olduğunu görür ve Mir’e o taş olmadan tüm
hesaplamaların bozulacağını, telafisinin mümkün olmadığını söyler. Mir taşın
bulunması için ferman çıkartır. Günlerce evler, sokaklar, meydanlar aranır. Taş
kilisenin papazının evinde bulunur. Mir papazın yanına getirilmesini ve
akıbetine Xano’nun karar vermesini emreder. Cezayı Xano verecektir. Xano, diyet
olarak papazın güzel kızının başının kesilmesini ister. Xano’nun dediği yapılır
ve Delal’ın başı kesilir.
O günden
sonra köprünün ismi Delal olarak kalır.
Köprünün
diyeti Delal. Evet, farklı rivayetlerin buluştuğu nokta Delal kadının adı.
Delal kadının ağıdı…
Susuyorum.
Az önceki gibi taşın birikmiş rengi kırmızıya çalan sarı…
Rüzgârın sesi ağrılı, Sipî dağının köprüye bakan
cephesi soğuk. Dağ da ürküyor taşın birikmişliğinden.
Köprünün en
yüksek noktasında, sürgünlüğün başında, yarılamışken bu ağrılı yolu, kalanını
yürümeyi göze alamasam da adımlarım ayakkabılarımla değil, kırmızı şal ile
örtülü bu köprünün geçmişindeydi. Gözüm kapalı geçtim geçmişten bugüne sarkan birikmişlikten…
Tîroj kapatılmasaydı 83.sayısında yayımlanacaktı bu yazım. Buradan da seslenebiliriz değil mi!
Narin Yükler
nrn.yukler@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder