15 Aralık 2017 Cuma

'Kürtçe için yine Kürtler mücadele ediyor'

Kadın, genç, Kürt ve şair Narin Yükler Kürtçe şiirlerle katıldığı Arjen Ari şiir ödülünden sonra Türkçe şiirleriyle katıldığı Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nde de birinci oldu. İki dilli şair Narin Yükler. Hem anadili Kürtçe, hem ifade dili Türkçe şiir yazıyor ve yayımlıyor.
Narin Yükler’le aldığı ödülleri, ödüllerle ilgili tartışmalarını, iki dilde şiir yazıp yayımlamayı, Türkçe şiir ortamına ilişkin düşüncelerini ve gelecekle ilgili tasarılarını konu ettiğimiz söyleşi için sorular yönelttik. İçinde olduğu koşullara ve ağır sorunlarına karşın sorularımızı yanıtladığı için kendisine teşekkür ediyoruz…
Narin Yükler kimdir, şiire ne zaman ve nasıl başladı?
‘Kimim ben’ diye sormadım kendime hiç. Bugün ‘Narin Yükler kimdir’ sorusu için aynaya baktığımda aldığım cevap; kadın, anne ve göç. Gerisi detay. Yarın değişir mi, bilmiyorum.
‘gurbet ki en çok uykusuz gecelerin birikmiş cinnetidir
dönmek için şarkı biriktirmek, gurbete dairdir’ (Toz Kadınları, C. Hakkı Zariç)
bu satırları okuduğum zaman tutunma şeklimi seçtim: şiir. 2015 sonu. Kadın olarak, anne olarak, Kürt olarak söylemek istediklerim vardı ve bunları şiir sesimle anlatmak bana daha anlamlı geldi.
Anadilin Kürtçe ve sen hem Kürtçe hem de Türkçe şiirler yazıp yayımlıyorsun. Aynı yıl içinde iki dilden iki şair adına konulan farklı iki ödülde birincilik aldın, neler söyleyeceksin?
Narin Yükler
Niran Yükler
Arkadaş Zekai Özger şiirlerini okuduğum, sevdiğim ve hayatını kısmen de olsa Arjen Arî ile özdeşleştirdiğim bir isim. Ünlü Kürt şair Şêrko Bêkes ustası kabul ettiği Nalî gibi gurbette ölmüştür. Ölümü şaibeli Arkadaş Zekai Özger’in, kimsesizliği (yersiz- yurtsuzluğu) isim edinmiş Şêrko Bêkes’in ve tutuklu şiirlerin şairi Arjen Arî’nin birbirinden çok da farklı olmadığına inanıyorum. Bu yüzden iki ayrı dilde olsa da, bu iki ismin bir tahtada yan yana yazıldığı için aynı bıçağın kesiği olduğunu görebiliyorum.
Ödüller, özellikle de şiir ödülleriyle ilgili tartışmalar her zaman gündemde. Türkçede verilen şiir ödülleri hakkında genç bir kadın ve Kürt şair olarak sen neler düşünüyorsun?
Türkçede bolluk ve çeşitlilik var. Bu ortamda nitelikli/niteliksiz ve bağlantılı olarak şiir ödüllerinin yersizliği tartışmalarının yaşanmasından daha doğal ne var. Beğeninin olduğu yerde beğenmeme, takdirin olduğu yerde eleştiri hep olmuştur.
‘Şiir ödülleri gerekli midir’ diye sorarsanız; bugün yazdıklarının ödülle değerlenmesine ihtiyacı olmadığı halde kitap yayımlatma koşulunu sağlayabilmek için şiir ödüllerine başvuru yapmak zorunda kalan şairler var, bu açıdan gerekli görüyorum. Yoksa ödül iyi ve kalıcı olmanın ön koşulu ya da garantörü değil. Ancak, genç şairlerin her ödüle aynı hevesle başvuru yapmasını da tutarsızlık olarak görürüm.
Ölçüsü olmalı biraz. Bazen adına şiir ödülü düzenlenen şairin şiirleri, poetik tutumu veya hayatı, bazen sponsor ya da düzenleyici yayınevi, bazen de jürideki isimler burada ölçü kabul edilebilir.
Evet, jüri katılımcılar arasından seçimini yapıyor, ama şair de ödüller arasında seçimini yapabilmeli, seçici olabilmeli. Şiir kitapları tarih kitapları gibi yazılmamalı, fakat çoğu zaman dünümüze ve bugünümüze dair yankılar, mesajlar içerir. Dizelerimi okuyanlara vermek istediğim mesajı yazdıklarıyla, duruşuyla yadsıyan, bir jürinin ya da yayınevinin elinden kitabım geçsin istemem.
Hem Türkçe, hem Kürtçe şiirler yazıyor ve yayımlıyorsun. Şiir çevreleri ve okurları şiirlerini dergilerden okuyor ve takip ediyorlar. Bunlar çoğunlukla Türkçe şiirler. Kürtçe şiirlerini de yayımlıyor musun? Nerelerde ve nasıl yayımlıyorsun?
İlk şiirim Akatalpa’da, ardından Evrensel Kültür gibi birçok dergide yayımlandı. Dergilerin yeni sayılarına yayımlandıktan birkaç ay sonra arkadaşlarım aracılığı ile ulaşabiliyordum. Dolayısıyla neler yazılmış, şiirin ve insanlığın bugününe dair neler söylenmiş, neler söylenmemiş geç fark ediyordum.
Okudukça birbirimizin mizacını anladık ve birkaç dergiyle yol ayrımına geldik. Şimdi ikiyi geçmeyecek dergi sayısıyla Türkçe şiir için ağır ilerlemek istiyorum. Kürtçe şiir ve öykülerimi ise düzenli olarak Kelên, Rojnameya Evro, ve Rojnameya Hich’de yayımlıyorum. İki kitabımın da bu yıl içerisinde ödüller sayesinde yayımlanabilecek olması, şiirlerimin dergilerden uzak kalmasına sebep olsun istemiyorum, dergilerden okumaya devam edeceğiz.
Genç bir şair olarak Türkçe şiir ortamının bugününe ve geleceğine yönelik neler söylersin?
Türkçe şiir/ Türk şiiri, ulus/dil tartışmaları sonraki zamana dursun, bugün Türkçe yazılan şiirde kadınların ve Kürtçe yazamayıp Türkçe yazan Kürt şairlerin katkısı büyük. Anlatıcının kadın olduğunu hissettiren şairlerin şiire katkısını önemsiyorum. Çünkü Türkçede de, Kürtçede de eril dilde yazan kadın şair sayısı azımsanamayacak kadar çok. Türkçe şiirde bu durum genç şairler sayesinde biraz daha aşılmış durumda. Hatta her şeye rağmen iki dil için de şunu söyleyebilirim: Bugünün şiiri dünden daha cesur.
Türkiye’de Kürtçe yazılan şiirde bugün neler olup bittiğini Türkçe şiir okuruna aktarmak, tanınmasını sağlamak amacıyla kısa da olsa bir değerlendirme yapmanı istesem?
Bugün Türkiye’deki Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Türkçe biliyor, ama anadili olan Kürtçeyi bilmiyor. Çünkü; Türkçe okuyor, Türkçe yazıyor, Türkçe düşünüyor, Türkçe öğrenim görüyor, alışveriş yapıyor, iş yerinde, hastanede, mahkemede aynı dili kullanıyor. Kürt edebiyatçı Fawaz Husên şöyle der “Mezopotamya’nın Kumları” adlı kitabında: “Katolik okulundaki ilk yıllarımda, eğitimin neden anadilimden; Fawzo Ana’nın masallarını, Şeyhmus Amca’nın efsanelerini anlattığı dilden başka dillerde yapıldığını anlayamıyordum. Okulda Arapça, Fransızca, Ermenice ve hatta öyle bir dil olsa Marsça bile öğrenebilirdik, ama asla Kürtçe öğretilmiyordu. Kürtçeyi ya bilirdin ya da bilmezdin. ‘Ev içi’ kurduğumuz bir dil, kendi aramızda iletişim kurduğumuz, tartıştığımız ya da barıştığımız dildi Kürtçe.”
Kürt şairler, şiirin yanında dil de çalışmak zorunda kalıyor. “Herkes hayatı belli bir dilde yaşar; deneyimlerini bu dilde kazanır, bu dilde hazmeder ve yine bu dilde anımsar. Benim yaşamımdaki temel çatlak, anadilim olan Arapça ile eğitim dilim ve eğitim sonrası akademik ve öğretmenlik kariyerim süresince ifade dilim olan İngilizce arasındaydı. Bu nedenle de kendi anlatımını başkasının dilinde kurmaya çalışmak karmaşık bir uğraştır” der, Edward Said. Kürt şairler de ellerinde kalan tek evi -Kürtçeyi- yaşatabilmek/iyi yazabilmek için kendi imkânlarıyla çalışıyor. Sinn Fein, “Hapishanede, çırılçıplak soyunduğunuzda yapılacak en İralandaca şeyin, İrlandaca konuşmak” olduğunu söylemişti. Kürt şairler/edebiyatçılar da bunu yapıyor. Kürtçenin dünü de bugünü de bu.
Kürtçe şiirin tanınmasını sağlamak amacıyla burada kısa da olsa çağdaş Kürt şiirinden, dizelerinden, biçim arayışlarından bahsetme konusunda azlimi rica edeceğim. Bu görevi hep Kürt edebiyatçılar üstleniyor çünkü. Bugün Türkiye’de yüzlerce yayınevi, çevirmen, edebiyat tarihçisi, akademisyen varken dünyanın en ücra köşelerini mesken tutmuş halkların dili Türkler ve Türk edebiyatçılar tarafından öğrenilip, çevrilip tanıtılıyorken aynı ülke sınırları içerisinde birlikte yaşamın arzulandığı halk olan Kürtlerin, Kürtçe edebiyat ve Kürtçe edebiyata ait eserlerinin tanıtımını, çevirisini ve araştırmasını sadece Kürtler yapıyor.
Kürtler yazıyor, Kürtler kendi yazdığını Türkçeye çeviriyor, tanıtımını yapıyor ve Kürtçe için yine Kürtler mücadele ediyor. Durum buyken, Ehmedê Xanî, Elî Herîrî, Melayî Cizîrî, Mesture Kurdistanî gibi klasik Kürt edebiyatçıları şöyle dursun, bugün eserleri dünya dillerine çevrilmiş çağdaş Kürt romancısı Bextiyar Elî’den, Ehmed Huseynî’den, Omer Dilsoz’den, Nobel edebiyat ödülüne aday gösterilen Kürt şair Ebdulla Pêşêw’den, Arjen Arî’den, Berken Bereh’ten, Kawa Nemir’den, Fatma Savcı’dan, Gulîzer’den, Yıldız Çakar’dan, Tîroj Amed’ten, Nûdem Hezex’ten Ulku Bîngol’den veya Lal Laleş’ten konuşmak yerine sormak istiyorum; Türkçe edebiyat ve yayın çevresi neden bu isimlerden habersiz?
Kısa ve uzun zamanda gerçekleştirmeyi öngördüğün şiirle ilgili tasarıların vardır sanırım. Bunlar nelerdir? Yani gelecekte şiir okuru Narin Yükler’den neler beklesin?
Öğrenebilsem, İngilizce de yazmak isterim, Japonca da, hatta varsa Mars diliyle de. Ama gelecekte Narin Yükler kendinden Kürtçeyi şiir dili olarak daha etkin kullanmayı bekliyor. Kürtçe okuyucularının da bunu beklemeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Önümde kaynakları, boğazları, mahzenleri ve nehirleri ile bir dil var ve ben her yerini görmek istiyorum. Yavaş yavaş ortaya çıkan ikinci Kürtçe şiir kitabımı bu yüzden biraz daha bekleteceğim. Türkçe için ise bu yıl bitmeden ‘kolonyalizm ve edebiyat’ temalı denemelerimi yayımlamayı planlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder